(Puanım 8/10) Roman'dan uyarlanan filmler her zaman beni etkilemiştir. Her ne kadar bazı romanlar birebir sinemaya uyarlandığı zaman bazı özelliklerini kaybetse de, İpek (Silk) filmi bana etkileyiciliğini kaybetmiş gibi gelmedi.
(DİKKAT: SPOILER İÇEREBİLİR!)
Filmde Fransız bir tüccarın ordudaki oğlu (Herve), izin zamanında Helen adlı bir kıza âşık olur ve çok geçmeden evlenirler. Yaşadıkları köyün tek geçim kaynağı olan ipek böcekleri zararlı bir hastalık nedeniyle ölmektedir. Buna çare olarak aralarında Türkiye'nin de bulunduğu pek çok uzak ülkeden ipekböceği larvası getirmeyi denerler fakat tümü hastalıklı çıkar.
Gelen bir habere göre Japonya 'daki ipekböceği larvaları hastalıktan etkilenmemiştir. Herve 'i larvaları alması için Japonya'ya yollarlar. Ancak 1860 'lı yıllarda geçen filmde, Japonya 'nın karanlık dönemi olan EDO DÖNEMİ yaşanmakta ve ticaret kaçak yollardan yapılmaktadır.
Herve Japonya 'da ipek böceklerini alacağı tüccarın yanındaki bir kıza aşık olur.
Fransa'ya geri dönmesi aylar sürer, belki bir yıl daha o kızı göremeyecektir ama ilk görüşte de aşık olmuştur.
Bu arada karısıyla da aralarında bir takım sorunlar yaşarlar ve çocukları olmadığı için karısı kendini yetersiz görür.
-
Filmin görsel zenginliği o kadar etkileyici geldi ki, fazla konuşma olmamasına rağmen manzaraların güzelliği sayesinde sıkılmadan izleyebildim diyebilirim.
Erkeğin (Herve) içine düştüğü kararsızlık durumu, karısının kendini soyutlaması ve -filmin sonunu anlatmayacağım ama- karısının adam için yaptıklarını sonradan öğrenmesi ile yıkılması.. Ah diyorum, böyle kadınlar kaldı mı bu devirde? :)
-
Adamın filmde aldığı Japonca mektubun çevirisi ve kimin yazdığını anladığınızda yaşadığınız şaşkınlık oldukça keyif vericiydi.
Sevgilim...
...korkma.
Konuşma.
Olduğun gibi kal.
Burada yanındayım.
Beni hissediyor musun?
Sana ilk dokunuşumda...
...sıcaklığı hissedecek, ama neresi olduğunu bilmeyeceksin.
Belki de, gözlerinde olacak.
Bu anı kim silebilirdi?
Sonu yok, anlamıyor musun?
Ne istediysek, yaptık.
İnan bana, aşkım, sonsuza kadar yaptık.
Ve eğer bu sana mutluluğu getirirse, küçük bir pişmanlık izi bile olmadan...