Geçtiğimiz günlerde keşfettiğim bir sitede (www.globalfirepower.com) dünyamızın güç odaklarını daha yakından tanıyabilme fırsatı buldum. Ülkemiz Türkiye bu askeri ve ekonomik güce göre yapılan sıralamada onuncu sırada yerini almış durumda, yani dünyanın en güçlü 10 ülkesinden birisiyiz. Birinci sırada ise hepimizin tahmin ettiği gibi ABD var!
Peki gerçekten ABD göründüğü kadar güçlü mü, üzerinde güneşin batmadığı imparatorluk İngiltere ve diğer ülkelerle ilgili hangi bilgiler var? Buyrun birlikte incelemeye başlayalım.
-
Öncelikle çağımızın süper gücü olan ABD ‘yi ele alalım. Yıllık askeri harcaması 500 milyar doları geçen bu ülke, 15 bine yakın dünya çapındaki hava üsleriyle tüm dünyayı kontrol altında tutuyor. Türkiye’de sadece Adana ilimizin sınırları içindeki İncirlik üssünün bulunduğunu sanıyoruz. Fakat 2003 yılında başlayan ve bugün adeta cerahatli bir yaraya dönüşen Irak işgalinin başlangıcında Tekirdağ – Konya – Gaziantep – Batman – Sabiha Gökçen – Diyarbakır ve Åanlıurfa olmak üzere 7 hava üssünde daha ABD uçakları inip kalkıyor. Dolayısıyla dünya çapında ABD ‘ye ait 15 bin hava üssünün olmasına şaşırmamak gerekiyor. Türkiye’nin kullanabildiği hava üslerinin sayısı ise sadece 117. ABD ‘nin 1.500 savaş gemisi bulunurken Türkiye’nin sadece 182 adet var. ABD’nin 18.000 savaş uçağı bulunurken Türkiye’nin sadece 2.000 adet var. Ama gelin görün ki; 1960 ‘lı yıllardan sonra altın karşılığı para basmayı bırakan ABD ‘nin altın rezervleri Türkiye’nin rezervinden daha az durumda! Adeta tüm dünyayı dolardan yaptığı bir iple birbirine bağlamış, para bastıkça onları sıkıştırarak kendine doğru çekmektedir. (Bu ekonomik güç konusuna başka bir yazımda değineceğim, o yüzden burada pek girmiyorum)
-
İkinci sıradaki ülke : Çin Halk Cumhuriyeti (nam-ı diğer PRC yada China) Asya ejderi dediğimiz Çin Halk Cumhuriyeti ‘nin 2000 adet bile uçağı yok. Ama onun yerine 1.3 milyar nüfusa ve 600 milyona yakın savaşabilir askere sahipler. Öyle zannediyorum ki, Çin’in nüfusu arttıkça diğer süper güçler de yeni toplu imha silahları geliştiriyor. Her ne kadar ekonomik olarak gelişmiş gibi gözükse bile Çin ‘in ekonomisi kağıttan yapılmış bir gemiye benziyor. Ellerinde tuttukları yüksek dolar rezervleri bir gün ellerinde kaldığında ABD ile birlikte çöküşe geçen ülkelerden olacak gibi gözüküyor. Tabii nüfus çokluğu sayesinde kendisini toparlaması yine çok zor olmayacaktır.
-
Üçüncü sırada: Rusya var. Kapı komşumuz, bir süredir düşmandık ama şimdi çok iyi dostuz! Rus ve ABD ordusu nerdeyse aynı sayıda askere sahipler. Karasal saldırı silahları (tank, top, vs..) çok daha fazla olmasına rağmen, uçak sayısı 4 bini geçmiyor. 43 milyar dolarlık askeri harcaması ile Türkiye’yi pek fazla geçemiyor. Çeçenlere ve diğer Türk devletlerine yaptıkları işkencelere rağmen askeri harcamalarının bu kadar az olması gerçekten düşündürücü! Bugünlerde Rusya ile Türkiye ilişkileri giderek gelişiyor. Vizeler kalkacak deniyor, ticaret hacmimizin artacağı söyleniyor. Fakat tüm bunların bir sebebi olmalı diyor insan kendi kendine.. Acaba sebep Sinop’ta kurulacak olan ve ihalesinin Rus şirketlerine verilmesi düşünülen NÜKLEER SANTRAL mi? Ya da Bakü-Ceyhan petrol boru hattına Rusya’yı içgüveysi olarak almamız mı? İşin mutlaka tamamen duygusal (!) bir yönü olduğu aşikar, fakat her kötü şeyde olduğu gibi bunun da kokusunun sonradan çıkacağını düşünüyorum.
-
Dördüncü sıradaki devlet: Hindistan Aslında kısa bir süre öncesine kadar İngiliz sömürgesi olan, halen onun etkilerinden kurtulamamış bu ülkenin askeri gücü de çok zayıf, ancak satınalma gücü ve asker sayısı oranlarıyla ilk sıralamalara yükselmiş durumda sanıyorum. 1.1 milyar nüfusa karşılık 1.3 milyon aktif askeri, 140 ‘a yakın savaş gemisi, 1000 adet savaş uçağı var. Ve buna rağmen yıllık askeri harcaması 33 milyar dolar! Çok ilginçtir ki bu rakam Türkiye’den sadece 3 milyar dolar fazla..
-
Beşinci sırada : İngiltere (yada diğer adıyla Birleşik Krallık) Aslında çevresindeki İskoçya ve İrlanda ile beraber sayılmaktadır. Kanlı Pazar ve sonrasındaki yozlaşma propagandası ile kökünü kazıdığı IRA (İrlanda Kurtuluş Ordusu) hareketinden sonra adadaki tüm devletleri kendine bağlayan İngiltere Krallığı, doğudaki sömürgesi Hindistan ile hemen hemen aynı güce sahiptir. 60 milyon nüfusa karşılık, 195 bin profesyonel asker, 140 savaş gemisi, 1800 savaş uçağı bulunur. Ama gelin görün ki, bir zamanlar üzerinde güneş batmayan imparatorluğu, doğudan batıya tüm dünyada sömürgeleri bulunan bu krallık şimdilerde inzivaya çekilmiş durumda.. Kimbilir belki de ABD ‘nin geçmişten kalan öfkesinden çekiniyordur yada görevi ABD’ye devrettiği için kendisi köşesine çekilmiş emekliliğin tadını çıkarıyordur. Fakat şu bir gerçek ki; Birleşik Krallık satın alım gücü ve altın rezervi olarak oldukça büyük bir ekonomik güçtür. Gelecekteki savaşları ekonominin şekillendirdiğini düşünecek olursak İngiltere’nin 5. sırayı almasına şaşırmamak gerekiyor.
-
Altıncı ve Yedinci sıralarda Fransa – Almanya bulunuyor. Almanya ekonomik, Fransa askeri olarak bölgenin büyük bir gücüdür. Zaten Avrupa Birliği’nin kurucusu ve amiral devletleri olarak bu iki ülke sayılabilir. Her iki devletin de 250 bine yakın askeri ve 130 savaş gemisi bulunmaktadır. Almanya’nın İkinci Dünya Savaşı sırasında Fransa’yı bombalayarak taş taş üstünde bırakmadığından dolayı bir fobi oluşmuş olsa gerek, Almanya ordusuna çok fazla uçak satın almıyor. Sadece 350 adet uçağı bulunuyor. Fransa ise İngiltere’ye gözdağı vermek adına uçak sayısını onun yarısı kadar (1000 adet) yapmış durumdadır. Kağıt üzerinde Avrupa Güvenlik Konseyi yani Avrupa Ordusu diye bir şey henüz olmasa da, savaş durumunda tüm Avrupa Birliği üyelerinin birlikte hareket edeceklerini sanmıyorum. Tıpkı pazar yerine gelip tezgah açan pazarcılar gibi, Avrupa Birliği’ne giren devletler de Pazar yerini açmış ticaretini yapıyorlar. Akşam olup pazar yeri toplanmaya başladığında yada pazarda bir kavga çıktığında kimse kimseyi tanımayacaktır. O yüzden hepsini tek bir çatıda toplamadım.
-
Sekizinci sırada Portekiz’in Amerika kıtasındaki işgalcileri olan Brezilya var! 2000 ‘li yılların başında geçirdiği ağır ekonomik krizlerden sonra hızla kendini toparlamaya başlayan ve adeta küllerinden yeniden doğan bu devletin askeri gücü ve harcamaları çok fazla değil. Kendisini ekonomik yönde güçlenmeye adamış durumda gibi gözüküyor. 200 milyon nüfusa rağmen, sadece 225 bin aktif askeri personeli bulunuyor. 89 savaş gemisi, 1300 savaş uçağı bulunan ülkenin yıllık 24 milyar dolar askeri harcaması oluyor. Bu çapta bir ordu için çok bile.. Fakat satın alım gücü olarak İtalya ve İspanya gibi zengin ülkelerin bile önünde yer alıyor.
-
Dokuzuncu sırada kültürüne hayran olduğum Japonya yer alıyor: İkinci Dünya Savaşı sonrasında her şeyini kaybeden ve onuruyla teslim olan bu ülke 50 yılda kendini yeniden inşa etti. 130 milyon nüfusu, 240 bin aktif askeri personeli, 150 savaş gemisi ve 2000 savaş uçağı bulunuyor. Saldırı amaçlı bir ordusu olmamasına rağmen yıllık 44 milyar dolar askeri harcaması gözüküyor. Japonya, ABD ve Çin ‘den sonra dünyanın en zengin üçüncü ülkesidir. Hem de hemen hemen hiçbir doğal kaynağı olmamasına rağmen..
-
10. sırada TÜRKİYE, güzel ülkemiz, millet olarak ellerimizle büyüttüğümüz, yaklaşık 13 sene sonra 100. yılını kutlayacak olan cumhuriyetimiz bulunuyor. Verimli topraklar üzerine kurulmuş ülkemizin her yerinden bereket fışkırıyor. Yüzyıllardır medeniyetlerin beşiği ve uğrak yeri olmuş topraklarımızda, tüm dünyaya karşı gelerek bağımsızlığını kazanmış ulusumuz yeşeriyor. 2008 yılı verilerine göre; 71 milyon nüfusumuza karşılık, 514 bin aktif askeri personel, 180 savaş gemisi ve 1200 savaş uçağımız bulunuyor. Fakat yıllık askeri harcamamız maalesef şaşılacak derecede yüksek: 31 milyar dolar! Tabii bunun başlıca sebepleri arasında terörle mücadele, askeri üretimde dışa bağımlılık ve bölgesel rekabet geliyor.
-
11. sırada daha dünki çocuk olan İsrail devleti var. Nasıl oluyor da 7 milyon nüfusu, 200 bini bile bulmayan askeri personeli ve 18 milyar dolarlık askeri harcamasıyla bu sıralamaya girebiliyor diyorsunuz değil mi? Åöyle oluyor; İsrail bölgenin en büyük tank ve karasal silah üreticisi konumundadır. ABD gibi bir süper gücün karasal silah ve tankları toplamı 20 bini geçmezken, İsrail devleti 20 bin km2 yüzölçümüne 15 bine yakın tank ve karasal silah sığdırabilmiştir. Nerdeyse 2 km ‘ye 1 adet tank düşüyor, yani bu hesaba göre İsrail ‘de tank paletlerinin sesini duymayan bir muhit yoktur. Türkiye alım gücünün sadece %3 ‘ünü silahlanmaya ayırırken, İsrail ‘de bu rakam %10 ‘u geçmiştir. Bölgenin en hızlı silahlanan ve en fazla askeri teçhizatını barındıran İsrail devletine ABD ‘de dahil olmak üzere hiçbir dünya devletinin uyarısı olmamaktadır. Ancak bu tür bir silahlanmayı Müslüman bir ülke yapmış olsaydı, dünya devletlerinin yarısından (yani Hıristiyan ve Yahudi yandaşı devletlerin tümünden) uyarı ve kınama mektupları alırdı.
-
Son olarak kapı komşumuz, eskiden bulduğu her fırsatta dişlerini gösteren fakat şu aralar kabuğuna çekilmiş ve ekonomik krizlerle boğuşan Yunanistan ‘ı ele alalım. Kendileri maalesef sıralamada ilk 20 ‘ye girememişler. Zaten 10 milyon nüfus, 180 bin asker, 120 savaş gemisi, 850 savaş uçağı ve 9 milyar dolar yıllık askeri harcama ile bizim onda birimiz kadar etmiyorlar. Dolayısıyla eskiden Yunan belası dediğimiz şey artık sönmüş bir balondan ibarettir.
-
Yazımın sonuna geldiğimde es geçmemem gereken birkaç ufak bilgi daha vermem gerektiğini düşündüm. Dünyanın en güçsüz ülkesi Lübnan, 4 milyon nüfusu ve 72 bin aktif askeri personeli var. Hiç gemisi yok, hiç petrolü yok, 68 adet savaş uçağı var ve 7 adet havaalanı bulunuyor. Üzerinden İsrail ‘in geçtiği bir ülkenin durumu bu şekilde olabiliyor.. Filistin ise devlet bile sayılmıyor! Kendisine 65 yıl daha yetecek kadar petrole sahip olan Suudi Arabistan ise petrolden gelen paranın 31 milyar dolarını askeri harcamalara ayırıyor. Yani Türkiye ile birebir aynı parayı harcıyor. Buna rağmen 125 bin askeri, 31 savaş gemisi, 453 savaş uçağı bulunmaktadır. Sanırım birileri Suudileri kazıklıyor!
Okuduğunuz ve görüşlerinizi yorumlarınız vasıtasıyla paylaştığınız için teşekkür ederim.