(Puanım 9/10) Hindistan'da başlayıp dünyanın öbür ucunda biten, muazzam bir öyküye sahip ve güzel mesajlar içeren bir filmdi, gerçekten çok keyif alarak izledim.
Hep söylemişimdir, bestseller kitapların uyarlamaları güzel olur diye.. Çünkü konu etraflıca düşünülmüştür, ticari kaygı en az düzeydedir ve izleyicinin hayalgücüne yönelik kalıcı betimlemeler kullanılır.
Bazı filmler vardır, görsel efektler ön planda tutulur ama konusu berbattır - mesela "Resident Evil Retribution (2012)" gibi :)
Bazı filmler vardır, konusu mükemmeldir ancak görselliğe pek önem verilmez - buna örnek olarak da "The Man From Earth (2007)" verilebilir.
Pi'nin Yaşamı filminde ise iki konuya da ciddi bir şekilde kafa yorulmuş, emek harcanmış ve ortaya bu mükemmel film çıkmış.
Görsellik olarak beni gerçekten çok tatmin etti, gözlerimi ekrandan alamadım diyebilirim. Hatta "uçan balıkların sandala uğradığı" ve "geceleri denizin altında parlayan" sahneleri geri alıp tekrar izledim! Gerçekten film başındna sonuna kadar mükemmel bir kurgu ile işlenmiş.
Filmin konusuna gelince; Hindistan'da doğan ve adını Piscine (pissin' d,ye okunur) ismindeki bir havuzdan alan çocuğun inanılmaz hayat hikayesini anlatıyor. Anlatan kişi ise yine kendisi, üniversitede ders vermekte olan şimdiki hali, geçmişte yaşadığı tecrübeleri, onu ziyarete gelen bir kitap yazarına anlatıyor.
Piscine (kendine kısaca Pi denilmesine istiyor), küçük yaşlarda dine merak salıyor ve sırasıyla Hindu - Hristiyan - Müslüman dinlerini teker teker öğreniyor. Filmin bu kısmı biraz yarım kalmış, filmin sonuna bağlamamışlar ama ilk dakikalarda verilen mesajla bu konular da havada kalmıyor. Mesaj ise şu; hangi din olursa olsun, aslında hepimiz aynı yaratıcıya dua ediyoruz..
Baba: İşler yolunda değil, Hindistan'ı terkediyoruz, Amerika'ya gideceğiz. Yani Kolomb gibi denize açılacağız! Pi: Ama Kolomb zaten Hindistan'ı bulmak için denize açılmıştı..
İşte bu Pi 'nin meraklı ve esprili kişiliği, bir gün babasının ona verdiği küçük bir dersle son buluyor ve yetişkinliğe adım atıyor. Burada verilmek istenilen mesaj bana göre, içinizdeki meraklı çocuğu kaybettiğiniz zaman, hayattan da zevk almamaya başlıyorsunuz.
-
Filmin sonlarına doğru iyice umutsuzluğa kapılıyorsunuz, gerçekçiliğin dibine vuruyorsunuz ve sonu havada kaldığını düşünüyorsunuz.
Ortada anlatılan iki farklı hikaye var, hangisinin gerçek hangisinin uydurma olduğu seyirciye bırakılmış :)
Bana sorarsanız, gerçek olan hikaye içinde hayvanların olduğu hikaye değil, çünkü gerçekler her zaman daha acıdır.